Archive for the ‘Onur666’ Category

Amsterdam’da Bir Garip Hikaye (Onur666)

I

tamı tamına 3 ay olmuştu, Paris’ten Amsterdam’a, abimin yanına taşınalı…ve tam 1 ay olmuştu, abimin “sıkıldım Honoré… buralar senin artık” diyip gidişinin üzerinden…evet benimdi artık “buralar”…ha bu arada adım Jacop, abimin bana Honoré demesinin sebebini tam çözememekle beraber Paris’te sanat eğitimi almama bağlıyorum…ama seviyorum o ismi ne hikmetse daha az sıradan bir isim gibi geliyor kulağa…neyse uzatmayacağım…dedim ya benimdi artık “buralar”, peki ya neydi artık benim olan “buralar”…aslen Maltalıyız, ailem babamın “yuppiliği” nedeniyle 70’lerde Amsterdam’a yerleşmiş…burada da abim Silvio ve ben gelmişiz dünyaya…babam ben Paris’teyken ölünce, annem Malta’ya geri döndü…neyse işte şimdi burdayım, ve abimin “buralar” derken kastettiği coffeshop’u işletiyorum…çevredeki diğer coffeshoplara göre ufacık bi dükkan bizimkisi adı Zion…burayı işletmek kolay gelirdi bana Silvio başındayken…zira sadece dumanlanmak için uğrardım…şimdi anlıyorum kazın ayağının asıl şeklini…

hareketsiz aylardaydık, şehirde hemen hemen hiç turist yoktu, bi kaç junkee dışında dükkanıma uğrayan yoktu…böyle oluca abimin dealer’ı Jay Jay’in el altından sağladığı müthiş Jamaica otunun tadını ben yalnız başıma çıkaracağım diye seviniyordum bir yandan da…işler gayet kesat olduğu için de sık sık kapıyı kilitleyip arkadaki atölyemde duman etkili resimler yapıyordum…asıl anlatmak istediğim de burda başlıyor zaten…bir gün ayaklarımı uzatmış babamın eski çubuğuna süper kalite Jamaica mahsulünden doldurmuş üflüyordum, ilk deneyişimdi bunu, hatta J.J “böylesini Grassoppers(amsterdamın en büyük ve popüler coffeshop’u) ‘da bile bulamzsın” demişti…

Okumaya devam et

Plastik Kablo ve Zavallı Bilekler (Onur666)

Zihnimde mi yankılanıyordu bu ses yoksa 1 metre kadar üzerinde sallandığım taş zeminde mi, emin değilim…ama gittikçe yaklaşıyordu…
Eklem yerlerim bilmem kaçıncı saatten sonra yalvarıp bağırmayı bırakmıştı…şimdi sadece, ince ama keskin bir sızı kalmıştı plastik kabloların sardığı ve tüm ağırlığımı taşıyan -en zavallı yerim olan- bileklerimde…

TAK!TAK!TAK!
duyuyorum sigarasının dumanını üflüyor şimdi!…duruyor…bilmiyorum ne kadar yakın bana…bilmiyorum,lanet bantlardan göremiyorum,o görüyor mu beni…ve bilmiyorum ne kadar dayanır bileklerim…ama o biliyor…herşeyi bildiği gibi…ve görüyor ve bekliyor…ne kadar daha direnebilirim teslim olmamaya…teslim olmamak mı(?)…burda tavanda asılı olan kim be adam!neden direniyorsun mini minnacık olmamaya…ya da nasıl direnirsin hala…tek gerçek direnç bileklerinde şimdi…kan sızan,morarmış zavallı bileklerinde…
Okumaya devam et